21 Aralık 2008

İntörn ne demek ??

Sevgili cirujanomun çağrısına kulak veriyorum o zaman :)
Tam da bugün intörnlükle ilgili bir video izlemiştim, komik bir şey :) Burada paylaşayım dedim. Bu intörn kelimesini de hiç çözememişimdir; inturn mü intern mü?? Amaan en iyisi intörn demek, hem küçük ünlü uyumuna da uyuyor :)
İntörn, intörn... sefil intörn... öğrenci değil, doktor değil, hemşire hiç değil :))

16 Aralık 2008

:)

sonunda ben de ilk defa bir şarkı sözüne dikkat edebildim.şarkıları sadece melodisi için dinliyor olduğum düşünülürse bu benim için büyük adım :)


".... bir keşkeye daha yer yok kalbimde... "

Feridun düzağaç/ Söz ver

8 Aralık 2008

ben de yazacağım artık bir bayram mesajısı :)

bu bayram rdy senden önce ben yazayım dedim tabi ne bileyim ben tosuncukla uğraşıp aman anestezi olmadan maximum endorfinle nasıl tek çırpıda kesilir kurban falan die düşünürkene hemen bi bayram yazısı yazmışsın..hemen "ben de yazıcam ben de yazıcam" moduna girdim ve yazıyorum :)
aslında yazmak istediğim bana gelen bir mesaj biraz modifiye ettim ama çok güzel bi dua..
" Ya Rabbi!Sana İsmail' in tevekkülüyle boynumu büküyorum, beni ve soyumu ve sevdiklerimi Sana kul olarak yaşat. Sana geliyorum, Sana gelmeme engel olan şeyleri bana göster ve onları kurban edebilme irade gücünü Hz. İbrahim' e verdiğin gibi bana da ver.Sana Hz. Muhammed' in (sav) kulluğu ve aşkıyla geliyorum,bu sevgimi Mirac' ın sırrıyla taçlandırmanı diliyorum."

Yine ve yeniden Bayram :)

Vee her Bayram olduğu gibi tekrar Barış Manço'dan 'Bugün Bayram' :)) Bunu dinlemek bile insanın içine bayram sevinci veriyor..

12 Kasım 2008

ak pak oldum :)

tvde bir dr bayandan dinleyip nette onun kitabından okuyup kendim kendime giriştiğim bir "detox" olayını asistan ablanın deyimiyle "ak pak" olup kapattım elhamdulillah.çok sevdiğim bir sürü şeyden (e bu çapa durduk yere ulaşmadım,tabi ki yiyecek olarak sevdiğim birçok şey var) kısa süreliğine feragat edip karaciğerimi bağırsağımı falan temizledim :)
feragat kelimesini de kullanırken bi rahatsız oldum..böyle kelimeleri kullanırken hep bir tedirgin olurum zaten,"acaba bu kelime burda oldu mu","anlamını tam hatırlayabiliyor muyum","inşallah yanlış olmaz rezil olmayız" diye içim içimi yer ama bir taraftan da çok kullanasım gelir :)
neyse dönelim temizleme olayına..15 gün et süt yumurta peynir kahve çay tatlının yasak olduğu bir bağırsak temizlemesinden sonra 3 gün karaciğer temizlemesi ve sonra 3 gün hafif beslenme dönemi oluyor ve bitiyor inşallah.en zor : bölüm karaciğer/gün 3/akşam saatleri+gece..akşam 7 gibi,15 dk ara ile 5 defa içmek zorunda olduğunuz yarım çay bardağı limon ve yarım çay bardağı zeytinyağı karşımını size biri getirmeli yoksa mutfak ve yatağınız arasındaki "o uzun malum ince olan yol"* un bir yerinde düşüp kalabilirsiniz..bana getiren biri vardı çok şükür ve ben hazırlama düşme yuvarlanma kısmını atlayıp içme ve sağ tarafına karaciğer üstüne ılık torba üzerine yatma kısmını yaptım.içme kısmı bile hatırlamak istenmeyecek gibiydi,zira bir süre zeytinyağı ve limon fobisi oluşturuyor insanda..bir de gece var hiç anlatmak istemediğim :)
velhasılı kelam karaciğer dönemisi de bitti ve artık hafif beslenmedeyim elhamdulillah..ama bi panik hali var böyle "yaptık ama inşallah halimiz dahiliyeden sadettin hocanın anlattığı ekinezya içen kadına dönmez " diye..malum o teyze faydalı falan diye götürmüş ekinezyaları az kalsın karaciğer yetmezliğine gidiyormuş.amaaan evlerden uzak :)
kitap okurken vardır ya dipnot olayı ondan ben de yaptım,farkedilmediyse diye söyleleyim dedim :) yazının sonuna ekleyeceğim notu merakla beklensin:)
bu bol gülücüklü yazı çocuk endokrin polikliniğinde dün gibi dosyaların ve hastaların hasta yakınlarının bebek arabalarının arasında kaybolduğum bir günden sonra bugün gibi bir günü yaşıyor olmaktan kaynaklanıyor olabilir..daha az dosya, daha az iş yükü,nete girebilmek, belki ucundan biraz biyokimya çalışabilmek..
bu yazı da benim mailler gibi oldu bitemedi bir türlü..bitsin artık yazık okuyana
zaman dipnot zamanı :)
* : yılmaz erdoğandan alıntıdır ( hiç de bilmem nasıl yazılır dipnot inşallah böyledir :) )

22 Ekim 2008

şikayet : "retrosternal bölgede sıkılma hissi" :)

İçim sıkıldı ama öyle böyle değil,hissedilenler adlandırılamadığı için değil gerçekten içim sıkıldı..Aslında di'li geçmiş zaman da değil.Şimdiki zaman mı kullanılmalıydı? En doğrusu şu geçmiş ve şimdiki beraber kullanılmalı ki içine alsın hissettiğim zamanları hissettiklerimi..Acil işte yaa herkes derdi son nöbetler geçmek bilmiyor diye aynen yaşamaktayım söylenenleri..Hele daha kötüleştiren faktörler varsa ( inleyen hastalar,hiç oturmanı istemeyen senden hıyerarşik olarak üst kademede olanlar,boğazlı badi giyiyor olmak,etrafta sıkılmış portakal suyu satan bir yer olmaması,yeşil çay olmaması,tatlı yiyememek....)
Neyse hepsi imtihan muhakkak sabır lazım biraz sadece :)

10 Ekim 2008

cirujano again :)

çok bi cirujano olasım geldi tekrar,her ne kadar cerahi bitmiş olsa da :) kimbilir belki ucundan bucağından ilerde cerrahi ile ilgilenebiliriz.. belki rdy nin "kadın doğum" seçme konusundaki ısrarlarından biri eşref saatine denk gelir de biz de böylece girmiş oluruz..tabi tus diye birşey var,tabi kadın doğum tusta yüksek bir yerlerde,evt biz henüz tam başlayamadık çalışmaya ama nasip bu işler yaa:) bi de bakmışız acaip aktif bir hale gelip çok çalışıp zeynep kamile girmişiz...seveceğimiz şekilde hayırlı bölümler hayırlı yerler inşallah diyerek bitireyim yazımı (acil intörnlüğünde mesai mesai çok da uzatılamaz ki :) )

6 Ekim 2008

ikindi vakti çay içmek ve güzel şarkılar dinlemek çok güzell :)

i m happy now ( elhamdulillah)..maybe i dont know the reasons of happiness but i m happy :)

4 Ekim 2008

Ağlamak, yağmur, orman..

Ağlayan birisi herzaman için merak uyandırır insanda. 'acaba niye ağlıyor??' sorusu istemsiz bir şekilde belirir dimağlarda. Hatta kimi insanı üçgen kaş moduna geçirmeye bile yeter bir iki damla gözyaşı :) Bütün bunlardan sebep, eğer çevrede başka insanların olduğu bir yerde ağlıyorsanız geçerli bir sebebiniz olsa iyi olur (benim kimi zaman olmuyo da) zira 'ne oldu, niye ağlıyorsun?' sorularına 'hiiç, yok bişey..hüü' şeklinde bir cevap vermeniz hiç de tatmin edici olmuyo çünkü tatmin edici cevabı alana kadar sizi bırakmıyorlar.

Biraz da bu yüzdendirki hep gıpta etmişimdir ağlayıp ağlayıp da hiç ağlamamış göz ve yüz görüntüsüne sahip olanlara zira sinek değse izi kalabilecek hassasiyette bir yüze sahip olduğumdan iki damlacık gözyaşı bile döksem (ki bu hiçbir zaman iki damlayla sınırlı kalmaz, vur deyince öldürürüm ben) kıpkırmızı gözlere eklenmiş kıpkırmızı burnum 'biraz önce ağlıyordu' diye beni gösterir adeta. Tahmin edersinizki beni gören insanların aklından ilk paragraftaki soru geçmiştir bile.

Yine de ağlamak güzeldir ya :) Yağmurlu bir hava gibi..Yağmur rahmettir ve yağmurun yeryüzünü temizleyişi gibi gönülleri temizler gözyaşı da, kirini pasını alır, ferahlık verir.

Yağmurun seyri de güzeldir, sesi de, yağmur sonrası içine çekilesi ıslak koku da ve bambaşkadır bunun verdiği huzur ve bu huzurun verdiği keyif.

Ahh aysegul bu kadar lafın üzerine şimdi almalıydı sıcacık bi fincan çay şööyle ormana karşı izlemeliydi yağmuru camekanlı sıcacık bir kafede :) Artık bize huzur gerek kanımca..

P.s: Bak bu yazımın üzerine bugün ormana doğru ve izmitin ışıklarını seyrederek çay içişimiz süper oldu ya, bi yağmurumuz eksikti :) yine bi telapati olayına girmişiz yani :)

2 Ekim 2008

Bugün Bayram :))

Herkesin bayramı mübarek olsun!! Bütün bayramlar güzel bütün bayramlar sevdiklerinizle geçsin :)) Biraz geç bi kutlama oldu affınıza sığınıyorum.
'Bugün Bayram erken kalkın çocuklar..' :) bu şarkı her bayram benim içimi coşkuyla dolduruyor, bayramlığını yeni almış çocuklar gibi bayram sevinci doluyor içime :D işte bu yüzden blogumuza giren herkesin dinlemesini istedim..

19 Eylül 2008

ayy mim demek ne demek,ne demek gerek :)

vazgeçilmiş hayaller .. malesef hafif narsistik bir tarafı olan biri olarak bir sürü gerçekleşmemiş hayallerim var.. hatırladığım en eskisi astronot olmaktı. böyle kendimi uzay mekiğinin içinde falan hayal ediyodum.geziyoruz,farklı gezegenlere gidiyoruz,dünyayı kurtarıyoruz :)bunun ütopik bi hayal olduğunun farkına kim tarafından vardırıldığımı hatırlamıyorum, ama üzüldüğümü hatırlıyorum.sonraa şeker kız candy yi izlerken kurduğum hayallerde vardı ne olduklarını çok hatırlayamasam da :) gerçekleşmeyen hayallerin olması da güzel ya, insanda doyumsuzluk olmasını engelliyor,kıymet bilmeyi sağlıyor bence ya da böyle düşünmek yitirilen hayallerin üzüntüsünü azaltıyor :) şimdi de var hayallerim..psikiyatri zamanında ruby gibi, daha reel mevzularda rdy gibi..ama var elhamdulillah :)

18 Eylül 2008

Vazgeçilmemiş hayaller benimkisi..

Çok düşündüm ben bu "vazgeçtiğiniz hayaller" konusunu, ilk mim'im de güzel bişiler yazmak istiyodum..ama yok galiba. benim vazgeçmiş olduğum hali hazırda bi hayalim yok..hala gerçekleştirmeye çalıştıklarım var, gerçekleşmiş olanlar var..şöyle bişi diyemiyorum mesela: "... olmak isterdim ben aslında küçükken"..yok çünkü. zaten olmak istediğim şu anda olduğum, elhamdülillah :)
ee cirujano senin söyliceğin neler var bu konuda, heyjanla bekliyorum:)

kedi meraktan ölürmüş derler ya Allahtan kedi değilmişim :)

İnsan yazı yazma stresi hissediomuş blogu olunca..paylaşmak güzel,yazmak güzel bi de şu ilham denen şey çabuk çabuk gelebilse.benimki mübarek benim gibi ağır heralde oldukça yavaş ve uzun aralıklarla geliyor.
Bugün hastaneden çıktığımda yorgunluğun verdiği her şeye gülme isteğiyle doluyken bir de baktım hemen bütün tv kanallarının minibüsleri sadece protokol arabalarının ve ağır hasta yakını arabalarının girebildiği yere girerek taa hastanemizin dibine kadar gelmişler.inanılmaz merak ettim..meraktan gülme isteğimi bile unutmuşum :) merak öle oldu ki içimde “acaba minibüslerden birinin içindekilere sorsam m” diye düşünmeye başladım..sonra ne kadar zor olsa da eve kadar kendimi tutup netten bakmaya karar verdim.. otobüste ayakta gelmenin yorgunluğuyla evde yapacağım bir iki şeyi yapıp hemen uyumuşum merak,netten bakma falan yalan oldu.. iftara 15 dk kala zorla uyandık..rdy dün iftar davetimizden kalan yemekleri ısıtmaya koyuldu,ben salata olayına girdim tubanın verdiği salata sosuyla..sofra muhabbetleri uzadı uzadı ve sonunda hastane önündeki tv arabalarına geldi :) benim merak hortladı tabi,hemen bilgisayarın başında buldum kendimi sofra toplama ve gecikmiş namazdan sonra..meğer bir ünlü emekli orgeneral (bazı güncel mevzularla da bağlantılı olduğu düşünülen) bizim hastanedeymiş..bizim başhekimimiz de öle tv de gördüğümüz gibi açıklama falan yapmış..çok ilginç yaa..bizim hastanemiz de tv çıktı artık.. neyse elhamdulillah geçti merakım..ayy saat geç oldu.yarın da nöbetçiyim.. hadi bana iyi geceler :)

11 Eylül 2008

Yol Maceraları

Şu İzmit-İstanbul arası seferlerimizde ne maceralar atlattık biz cirujano :) olaysız geçen bi grkn yolculuğumuz yok denecek kadar az herhalde. Bi koltuğa iki bilet satmalar, pazartesi 7 arabasında yer bulma çabaları, yer yoksa arada ayakta gitmeler, benim bi hocamızın ayırttığı koltuğu kapmam :) şoför amcanın otobüsten inip otobüsü sıkıştıran adama yumruk atması vs vs.. Grkn'da en unutamadığım anım da şudur:

Klasiğimizdir ya bizim nereye gitsek bi çifte kumruların arkasında buluruz kendimizi, yine böyle bi buçuk koltuğu kaplayan bi çiftin arkasındaki koltuğa düştüğümüz bi gündü. Bu duruma uyuz olmuşluğun verdiği bi merak da olsa gerek arkadaşların otobüs içindeki gerek muavin ve gerekse şoförle olan muhabbetleri pek bi ilgimizi uyandırmıştı. Bi de anlayabilseydik neler döndüğünü. İlgiyle takip etmeye devam ediyordum; muavin arkadaş "tamam yapabilirsiniz" dedi. Ne olacak acaba diye heyjanla bekliyorum

Çocuk : Hazır mısın? (tabiki sevgilisine söylüyo)

Cirujano da ilgisiz gözükmek için sanki onları dinlemiyomuşuz gibi bana başka bişey soruyo ona "ne" diyecekken;

Ben : Neye?
Kızın vermediği cevabı benim gayette yüksek bi sesle vermem çok hoş bi durum olmadı tabi ama çifte kumrular birbirlerine odaklanmış olmalarından dolayı benim olayın içine bu kadar atlamış olmamı farketmediler çok şükür ya da ben öyle ümit ediyorum..ama cirujano ve ben koptuk, dağıldık resmen gülmekten. .Şimdi esas oğlan ve kızımıza geri dönersek ;

Çocuk : O yapamicamı düşünmüştü (kızı kastediyo) ama, ben sevgimize sizlerin de şahit olmasını istiyorum onu çok seviyorum vs vs..(bütün otobüse sesleniyo)
Bi Amca : Şahitiz şahitiz..
ve alkış koptu..
Bu olaya da 'şahit' olduktan sonra cirujano ve ben kendimizi toparlayamadık artık istanbula kadar güldük herhalde. Bizi o halde gören muavinin de bizi sakinleştirmek için kolonya uzatıp "siz de etkilendiniz tabi" demesi de tuz biber oldu.. :))

Artık bu kadar heyjanlı otobüs yolculukları yaşayamıyoruz maalesef, otobüse bindiğimle uyuduğum bir oluyo çünkü, çevremde olup bitene dikkat edemeyecek kadar yorgunum sanırım... Neyi özlemişim biliyo musun cirujano; otobüs pikniğimizi :) Ramazan'dan sonra ilk grkn yolculuğumuzda yapalım bence bunu :)

9 Eylül 2008

ben ve tabi ki yemek... :)

önce tuubanın yaptığı dün dolaba bugün yemek üzere koyduğum güllaçla başladım yeme faslına..özendirmek gibi olmasın ramazan ramazan ama soğuk ve çok güzeldi..dışarda yediğim güllaçlardan farklıydı.sanki farklı birşey katmıştı içine..amaa benden kaçar mı, dikkat edince farkettim ne olduğunu..bize olan sevgisinden katmıştı biras :) sonra onun denememiz için verdiği "tatlı kırmızı biberli ve maydanozlu" salata sosuyla yaptığımız (daha doğrusu rdy yaptı,ben yiyiciyim :) )salatayı yemekimizle yedik.. her şey çok lezzetliydi elhamdulillah tıpkı dün tuubalardaki yemekler,tatlılar ve çay gibi :) bu arada haftasonu kızkardeşimin yaptığı kek de çok güzeldi(halama dayıma selamlar diye devam edermişim :) )
yapımda ve yiyim de emeği geçen herkese teşekkürler..
ellerine sağlık tuubacım..ellerine sağlık rdy..ellerine sağlık şulecim.. bana da afiyet olsun ama kütle artışı olmasın :)

7 Eylül 2008

something about life :)

şimdi burda cerrahi iş hengamesi arasında uykulu uykulu koşmaya çalışmak yerine resimdeki gibi bir yerde,temiz bir havada doyumu olmayan bir manzara seyrinde olmak vardı..Ama şimdi böyle bir yoğunluğun içinde olunmasa öyle bir güzelliğin kıymeti de çok bilinmez herhalde.Mevla yarattıklarını zıtlıklarla güzelleştirmiş ya da şöyle demek daha doğru olur zıtlıklarla o şeylerle ilgili farkındalıkları artırmıştır..Şükürler olsun bize düşünme nimetini verene..

5 Eylül 2008

postop 4.saat :)

aslında bu hastalar için kullanılan bir kavram,ama o ayakta durmalar sonrası benim için de kullanılabilir...postop 4.saat,vitallerim iyi,durumum stabil elhamdulillah :) yine bir tiroid op sonrası ve yine nerde olsa uyuyakalmalar....ekartör tutmak da amliyatın en zor işi :) şaka bi yana bir ekartör tutmak insanı nasıl bu kadar yoruyor ve o cerrahlar o kadar saat nasıl ayakta durabiliyorlar ve nasıl artık ayakta da uyuyakalmıyorlar ilginç :)

çok ilginç :)

bu arada yine bir kalp kalbe karşı olayı yaşamışız yeni farkettim..benim yazımın sonu ile sevgili rdy nin blogumuza yaz:dığı yazı aynı olmuş :) güzel olmuş :) tabiki bugün ve yarın bütün günler güzel geçsin inşallah :) :)

bu akşama dair...

değişik güzel denebilecek kadar iyi bir akşamdı elhamdulillah..son anda planlanan iftar,yanlış otobüse binip farklı mekanlar gezmeler, otobüsten telefonla sipariş vermeler,şoför abinin insaflı olması üzerine gideceğimiz yere bırakılmalar,koşuşturma,siparişe rağmen fazla çorba gelmesi,yemeği bitirememe,sonrasında bir kafe bahçesinde armut denen koltuklarla önce bir boğuşma sonra rahat bir oturuş,geç ve demli gelen çaylar,eve geliş,sevdiğimiz bir arkadaşla 1 e kadar muhabbet..herşey çok güzeldi elhamdulillah;ama yine de evde kardeşciğimsiz ilk gecem..eksikliği tabiki hissediliyor,boncuk boncuk evin içinde gezinen birini yokluğu nasıl hissedilmez..o şimdi ilk nöbetinde..çok şükür onun öyle değilmiş ama ben benim ilk cerrahi nöbetimde helak olmuştum.. hayatta güzel şeylerin de olabileceği ihtimalini unutacak kadar insanın kendisini kötü hissettiği zamanlar vardır ya benim nöbetim öyleydi elhamdulillah...her şey bir imtihan..Rabbim maddi manevi imtihanlarımızda hep başarılı eylesin inşallah..
gecenin kardeşimi özlemenin ve gelen uykumun etkisi ile galiba biraz depresif moda girdim galiba..çıkmam lasım,kardeşcim olsa "çık ordan çık çık gel böyle buraya gel" derdi..çıkayım bari depresif moddan onun hatırına :)

güzel bir gece...bugün,yarın bütün günler güzel geçsin inşallah...........

4 Eylül 2008

Bir Nöbetin Akşamı..

İntörnlüğümün ilk nöbeti..Bi nöbet bu kadar güzel olabilir ancak.İnsanlar güzel, hastalar zor.. Bütün damarlar saklandı sanki bugün benden.Zorlandığım ve üzüldüğüm oldu; ajite hastalar, bitap düşmüş deri ve kemikten ibaret bedenler ve biz hala vampir gibi kan emmeye çalışıyoruz..

Vee nöbetçi intörnler iftarda buluştu :) Yorgun ayaklar dinlendi, aç midelere can geldi, yorgun gözler arkadaşlarını selamladı..İftar sonrası çay faslı; hastenenin bahçesinde de bi başka oluyo, ışıklandırılmış havuzdan gelen su sesleri, sesi güzel seyri güzel :)

Belki bi yorgunluk var ama tatlı bi yorgunluk..Oysaki dahiliyeden nefret etmiştim stajerliğimde.Demekki insanlarıymış bir mekanı sevdiren.Ortopediye de bu yüzden aşık oldum belkide, bi ortopedist olmak sadece hayalimde kaldı ama :) Böyle tatlı insanları başka stajlarda da görmek istiyoruz..

Nöbetten esintiler, rdy

3 Eylül 2008

Hişş uyuyo!!


Boncukcum çok yorucu bi nöbet sonrası bütün gün ameliyathanede asistlik etti de şimdi mışıl mışıl uyuyo..Buralarda bana kaldı :)

işte geldiik

Sonunda açtık sevgili blogumuzu :) Çok zahmetli bi yapım aşamasından sonra (en azından bizim için öyle oldu)..Ama blog ismimizi seçmemiz çok zor olmadı zira kendisi beraberken en çok duyduğumuz cümle..