19 Eylül 2008

ayy mim demek ne demek,ne demek gerek :)

vazgeçilmiş hayaller .. malesef hafif narsistik bir tarafı olan biri olarak bir sürü gerçekleşmemiş hayallerim var.. hatırladığım en eskisi astronot olmaktı. böyle kendimi uzay mekiğinin içinde falan hayal ediyodum.geziyoruz,farklı gezegenlere gidiyoruz,dünyayı kurtarıyoruz :)bunun ütopik bi hayal olduğunun farkına kim tarafından vardırıldığımı hatırlamıyorum, ama üzüldüğümü hatırlıyorum.sonraa şeker kız candy yi izlerken kurduğum hayallerde vardı ne olduklarını çok hatırlayamasam da :) gerçekleşmeyen hayallerin olması da güzel ya, insanda doyumsuzluk olmasını engelliyor,kıymet bilmeyi sağlıyor bence ya da böyle düşünmek yitirilen hayallerin üzüntüsünü azaltıyor :) şimdi de var hayallerim..psikiyatri zamanında ruby gibi, daha reel mevzularda rdy gibi..ama var elhamdulillah :)

18 Eylül 2008

Vazgeçilmemiş hayaller benimkisi..

Çok düşündüm ben bu "vazgeçtiğiniz hayaller" konusunu, ilk mim'im de güzel bişiler yazmak istiyodum..ama yok galiba. benim vazgeçmiş olduğum hali hazırda bi hayalim yok..hala gerçekleştirmeye çalıştıklarım var, gerçekleşmiş olanlar var..şöyle bişi diyemiyorum mesela: "... olmak isterdim ben aslında küçükken"..yok çünkü. zaten olmak istediğim şu anda olduğum, elhamdülillah :)
ee cirujano senin söyliceğin neler var bu konuda, heyjanla bekliyorum:)

kedi meraktan ölürmüş derler ya Allahtan kedi değilmişim :)

İnsan yazı yazma stresi hissediomuş blogu olunca..paylaşmak güzel,yazmak güzel bi de şu ilham denen şey çabuk çabuk gelebilse.benimki mübarek benim gibi ağır heralde oldukça yavaş ve uzun aralıklarla geliyor.
Bugün hastaneden çıktığımda yorgunluğun verdiği her şeye gülme isteğiyle doluyken bir de baktım hemen bütün tv kanallarının minibüsleri sadece protokol arabalarının ve ağır hasta yakını arabalarının girebildiği yere girerek taa hastanemizin dibine kadar gelmişler.inanılmaz merak ettim..meraktan gülme isteğimi bile unutmuşum :) merak öle oldu ki içimde “acaba minibüslerden birinin içindekilere sorsam m” diye düşünmeye başladım..sonra ne kadar zor olsa da eve kadar kendimi tutup netten bakmaya karar verdim.. otobüste ayakta gelmenin yorgunluğuyla evde yapacağım bir iki şeyi yapıp hemen uyumuşum merak,netten bakma falan yalan oldu.. iftara 15 dk kala zorla uyandık..rdy dün iftar davetimizden kalan yemekleri ısıtmaya koyuldu,ben salata olayına girdim tubanın verdiği salata sosuyla..sofra muhabbetleri uzadı uzadı ve sonunda hastane önündeki tv arabalarına geldi :) benim merak hortladı tabi,hemen bilgisayarın başında buldum kendimi sofra toplama ve gecikmiş namazdan sonra..meğer bir ünlü emekli orgeneral (bazı güncel mevzularla da bağlantılı olduğu düşünülen) bizim hastanedeymiş..bizim başhekimimiz de öle tv de gördüğümüz gibi açıklama falan yapmış..çok ilginç yaa..bizim hastanemiz de tv çıktı artık.. neyse elhamdulillah geçti merakım..ayy saat geç oldu.yarın da nöbetçiyim.. hadi bana iyi geceler :)

11 Eylül 2008

Yol Maceraları

Şu İzmit-İstanbul arası seferlerimizde ne maceralar atlattık biz cirujano :) olaysız geçen bi grkn yolculuğumuz yok denecek kadar az herhalde. Bi koltuğa iki bilet satmalar, pazartesi 7 arabasında yer bulma çabaları, yer yoksa arada ayakta gitmeler, benim bi hocamızın ayırttığı koltuğu kapmam :) şoför amcanın otobüsten inip otobüsü sıkıştıran adama yumruk atması vs vs.. Grkn'da en unutamadığım anım da şudur:

Klasiğimizdir ya bizim nereye gitsek bi çifte kumruların arkasında buluruz kendimizi, yine böyle bi buçuk koltuğu kaplayan bi çiftin arkasındaki koltuğa düştüğümüz bi gündü. Bu duruma uyuz olmuşluğun verdiği bi merak da olsa gerek arkadaşların otobüs içindeki gerek muavin ve gerekse şoförle olan muhabbetleri pek bi ilgimizi uyandırmıştı. Bi de anlayabilseydik neler döndüğünü. İlgiyle takip etmeye devam ediyordum; muavin arkadaş "tamam yapabilirsiniz" dedi. Ne olacak acaba diye heyjanla bekliyorum

Çocuk : Hazır mısın? (tabiki sevgilisine söylüyo)

Cirujano da ilgisiz gözükmek için sanki onları dinlemiyomuşuz gibi bana başka bişey soruyo ona "ne" diyecekken;

Ben : Neye?
Kızın vermediği cevabı benim gayette yüksek bi sesle vermem çok hoş bi durum olmadı tabi ama çifte kumrular birbirlerine odaklanmış olmalarından dolayı benim olayın içine bu kadar atlamış olmamı farketmediler çok şükür ya da ben öyle ümit ediyorum..ama cirujano ve ben koptuk, dağıldık resmen gülmekten. .Şimdi esas oğlan ve kızımıza geri dönersek ;

Çocuk : O yapamicamı düşünmüştü (kızı kastediyo) ama, ben sevgimize sizlerin de şahit olmasını istiyorum onu çok seviyorum vs vs..(bütün otobüse sesleniyo)
Bi Amca : Şahitiz şahitiz..
ve alkış koptu..
Bu olaya da 'şahit' olduktan sonra cirujano ve ben kendimizi toparlayamadık artık istanbula kadar güldük herhalde. Bizi o halde gören muavinin de bizi sakinleştirmek için kolonya uzatıp "siz de etkilendiniz tabi" demesi de tuz biber oldu.. :))

Artık bu kadar heyjanlı otobüs yolculukları yaşayamıyoruz maalesef, otobüse bindiğimle uyuduğum bir oluyo çünkü, çevremde olup bitene dikkat edemeyecek kadar yorgunum sanırım... Neyi özlemişim biliyo musun cirujano; otobüs pikniğimizi :) Ramazan'dan sonra ilk grkn yolculuğumuzda yapalım bence bunu :)

9 Eylül 2008

ben ve tabi ki yemek... :)

önce tuubanın yaptığı dün dolaba bugün yemek üzere koyduğum güllaçla başladım yeme faslına..özendirmek gibi olmasın ramazan ramazan ama soğuk ve çok güzeldi..dışarda yediğim güllaçlardan farklıydı.sanki farklı birşey katmıştı içine..amaa benden kaçar mı, dikkat edince farkettim ne olduğunu..bize olan sevgisinden katmıştı biras :) sonra onun denememiz için verdiği "tatlı kırmızı biberli ve maydanozlu" salata sosuyla yaptığımız (daha doğrusu rdy yaptı,ben yiyiciyim :) )salatayı yemekimizle yedik.. her şey çok lezzetliydi elhamdulillah tıpkı dün tuubalardaki yemekler,tatlılar ve çay gibi :) bu arada haftasonu kızkardeşimin yaptığı kek de çok güzeldi(halama dayıma selamlar diye devam edermişim :) )
yapımda ve yiyim de emeği geçen herkese teşekkürler..
ellerine sağlık tuubacım..ellerine sağlık rdy..ellerine sağlık şulecim.. bana da afiyet olsun ama kütle artışı olmasın :)

7 Eylül 2008

something about life :)

şimdi burda cerrahi iş hengamesi arasında uykulu uykulu koşmaya çalışmak yerine resimdeki gibi bir yerde,temiz bir havada doyumu olmayan bir manzara seyrinde olmak vardı..Ama şimdi böyle bir yoğunluğun içinde olunmasa öyle bir güzelliğin kıymeti de çok bilinmez herhalde.Mevla yarattıklarını zıtlıklarla güzelleştirmiş ya da şöyle demek daha doğru olur zıtlıklarla o şeylerle ilgili farkındalıkları artırmıştır..Şükürler olsun bize düşünme nimetini verene..

5 Eylül 2008

postop 4.saat :)

aslında bu hastalar için kullanılan bir kavram,ama o ayakta durmalar sonrası benim için de kullanılabilir...postop 4.saat,vitallerim iyi,durumum stabil elhamdulillah :) yine bir tiroid op sonrası ve yine nerde olsa uyuyakalmalar....ekartör tutmak da amliyatın en zor işi :) şaka bi yana bir ekartör tutmak insanı nasıl bu kadar yoruyor ve o cerrahlar o kadar saat nasıl ayakta durabiliyorlar ve nasıl artık ayakta da uyuyakalmıyorlar ilginç :)

çok ilginç :)

bu arada yine bir kalp kalbe karşı olayı yaşamışız yeni farkettim..benim yazımın sonu ile sevgili rdy nin blogumuza yaz:dığı yazı aynı olmuş :) güzel olmuş :) tabiki bugün ve yarın bütün günler güzel geçsin inşallah :) :)

bu akşama dair...

değişik güzel denebilecek kadar iyi bir akşamdı elhamdulillah..son anda planlanan iftar,yanlış otobüse binip farklı mekanlar gezmeler, otobüsten telefonla sipariş vermeler,şoför abinin insaflı olması üzerine gideceğimiz yere bırakılmalar,koşuşturma,siparişe rağmen fazla çorba gelmesi,yemeği bitirememe,sonrasında bir kafe bahçesinde armut denen koltuklarla önce bir boğuşma sonra rahat bir oturuş,geç ve demli gelen çaylar,eve geliş,sevdiğimiz bir arkadaşla 1 e kadar muhabbet..herşey çok güzeldi elhamdulillah;ama yine de evde kardeşciğimsiz ilk gecem..eksikliği tabiki hissediliyor,boncuk boncuk evin içinde gezinen birini yokluğu nasıl hissedilmez..o şimdi ilk nöbetinde..çok şükür onun öyle değilmiş ama ben benim ilk cerrahi nöbetimde helak olmuştum.. hayatta güzel şeylerin de olabileceği ihtimalini unutacak kadar insanın kendisini kötü hissettiği zamanlar vardır ya benim nöbetim öyleydi elhamdulillah...her şey bir imtihan..Rabbim maddi manevi imtihanlarımızda hep başarılı eylesin inşallah..
gecenin kardeşimi özlemenin ve gelen uykumun etkisi ile galiba biraz depresif moda girdim galiba..çıkmam lasım,kardeşcim olsa "çık ordan çık çık gel böyle buraya gel" derdi..çıkayım bari depresif moddan onun hatırına :)

güzel bir gece...bugün,yarın bütün günler güzel geçsin inşallah...........

4 Eylül 2008

Bir Nöbetin Akşamı..

İntörnlüğümün ilk nöbeti..Bi nöbet bu kadar güzel olabilir ancak.İnsanlar güzel, hastalar zor.. Bütün damarlar saklandı sanki bugün benden.Zorlandığım ve üzüldüğüm oldu; ajite hastalar, bitap düşmüş deri ve kemikten ibaret bedenler ve biz hala vampir gibi kan emmeye çalışıyoruz..

Vee nöbetçi intörnler iftarda buluştu :) Yorgun ayaklar dinlendi, aç midelere can geldi, yorgun gözler arkadaşlarını selamladı..İftar sonrası çay faslı; hastenenin bahçesinde de bi başka oluyo, ışıklandırılmış havuzdan gelen su sesleri, sesi güzel seyri güzel :)

Belki bi yorgunluk var ama tatlı bi yorgunluk..Oysaki dahiliyeden nefret etmiştim stajerliğimde.Demekki insanlarıymış bir mekanı sevdiren.Ortopediye de bu yüzden aşık oldum belkide, bi ortopedist olmak sadece hayalimde kaldı ama :) Böyle tatlı insanları başka stajlarda da görmek istiyoruz..

Nöbetten esintiler, rdy

3 Eylül 2008

Hişş uyuyo!!


Boncukcum çok yorucu bi nöbet sonrası bütün gün ameliyathanede asistlik etti de şimdi mışıl mışıl uyuyo..Buralarda bana kaldı :)

işte geldiik

Sonunda açtık sevgili blogumuzu :) Çok zahmetli bi yapım aşamasından sonra (en azından bizim için öyle oldu)..Ama blog ismimizi seçmemiz çok zor olmadı zira kendisi beraberken en çok duyduğumuz cümle..