8 Aralık 2014

Çok suda durduğunda ellerimiz buruşur..
 Suyun bu buruşturma etkisi ağladığımızda kalbimizde de oluyor sanki.. uyumaya engel bir iç boşluk oluşturacak kadar buruşuyor sanki...

5 Temmuz 2012

bekledim..sessizce kardeşciğimi bekledim o da iki kelam etsin diye.. gün aşırı nöbetlerden midir, yazmak istememekten midir yazmadı.. benim yazasım var tekrar..

15 Aralık 2010

hayallerimiz...

“Ayy içim sıkıldı valla biraz da güzel şeylerden konuşalım”..evet konuşalım diye düşünür 2. Kız. Gerçekten o da sıkılmıştır haberlerdeki felaketleri ya da kendilerine yapılan saygısızlıkları ya da çekilen acılarla geçirilen hastalıkları konuşmaktan ya da dinlemekten. Bu teklif üzerine hemen konuşacak güzel şeyler düşünmeye başlar.. düşünür düşünür…o kadar kötümser ve yapılan kötülük odaklı bir dünyaya dönüştürülmüştür ki yaşanılan dünya hemen bulamaz “konuşulacak güzel bir şey”.

Sonra neden bulamadığını düşünmeye başlar. Mesela hiçbir arkadaşına uzun uzun yediği mandalinanın ya da olgun cennet hurmasının ya da Antalya da yılbaşı zamanı yediği mis kokulu muzun güzelliğini anlatmamıştır da uzun uzun tuhaf bir insanın kendine yaptığı tuhaf bir davranışı anlatmıştır. Anlattıkça belki biraz rahatlamıştır ama onun yerine güzel şeyler konuşulsa ve o tuhaf insanlar ve tuhaf hareketleri hiç muhabbet konusu olmasa o kadar az önemsesek daha çok rahatlama olmaz mıydı?

dün gece rüyamda gördüğüm tam yüzecekken uyandığım ” maldiv sahili gibi turkuaz bir sahilin sığ bir yerinde yanımda sevdiğimle beraber dilediğim kadar yüzsem sonra biraz güneşte oturup sonra biraz daha yüzsem ve o denize baktıkça şükretmek gelse aklıma şükretsem sonra şükrettiğim için Rabbim nimetini artırsa yine oraya ya da daha güzel bir yere yüzmeye gitsem :)…...” gibi hayallerimizden konuşsak biraz da…

9 Kasım 2010

hişşşş :)

kardeşciğim..aynı evde kalırken blog yazıyoduk da şimdi uzaklarda kalırken yazamaz olduk..ne çok oyalıyor bu iş hayatı insanı..sabahtan akşama fiilen akşamdan sabaha zihnen..elhamdulillah..
düşünüyorum 40 km çok mu uzak?bazen aylar geçiyor beraber bi şekersiz açık çay bi şekersiz kahve içemiyoruz onları muhabbetle tatlandıramıyoruz ya uzak demek ki..istanbul olduğu için uzak oluyor belki de..arkadaşın dediği bazen geliyor aklıma"iskinin sularına antidepresan katmak lazım" :) bazen evet ama şöyle köprüden geçerken denize bakınca, hisarı görünce hele de vapura binince unutuluyor bütün sıkıntısı istanbul'un da Necip Fazıl gibi "canım istanbul" diyesi geliyor insanın :) bir de sana durduk yere gülümseyen bebekleri görünce "Allahım ne güzel şeyler yaratıyorsun" demek geliyor sonra başka şeyler de demek geliyor da onlar gizli :)
see u soon

7 Eylül 2010

bayram geldi :)

Önce çok güzel olarak ramazan geldi. Ramazanla beraber bir huzur,iç rahatlaması da geldi. Mide rahatlaması da geldi ama o konumuzla ilgili değil..İlk günlerin heyecanı sonraki günlerin susuzluğu ve sonraki günlerin telaşı ile Ramazan bitti gibi. Ama olsun bayram geldi :) Bol tofita şekerli,süpriz çikolatalı, yaprak sarmalı,ev baklavalı bayram(Tatlı ikram edilmesi Peygamber Efendimiz sav tarafından tavsiye edilmiş yeni öğrendim). Ve duaların kabul edilmesine vesile özel bir gün arefe gecesi ile beraber.İnsan sıkılınca böyle yüreğinin daraldığını sıkıştığını hissedince sığınabileceği, her şeyin üzerinde bir makam olması ne güzel..ya da ne diyeceğini bilemeyecek kadar çok sevindiğinde samimiyetle teşekkür ederek bu anı paylaşabileceği ya da normal rutin hayatını yaşarken sadece içinden azıcık geçirip "olsa" dediği şeyleri hemen olduran bir makam olması ne güzel..Elhamdulillah..İyiki insanız ve iyiki bayramlar var..şimdiden hayırlı bayramlar :)